AK Parti Adıyaman Milletvekili Dr. Salih Fırat, yapmış olduğu basın açıklamasında; Kürt sorunu ve çözüm sürecinin gölgelenmemesi gerektiğini söyledi.
Fırat, şunları söyledi:
“Bugün ülkemiz çok ciddi uluslararası ve onun iş birlikçisi taşeronlar tarafından bir kaosa sürüklenmeye çalışılmaktadır. Bürokratik vesayetlerle, önü açılmış Türkiye, kırmızıçizgilerin içine hapsedilmeye, ekonomik istikrarsızlığa, etkisiz dış politikaya ve tekrardan yeni vesayetlere sıkıştırılmak isteniyor. Seçim sürecine girdiğimiz bir dönemde hem Hükümetimize karşı hem de çözüm sürecine karşı siyasal mühendislik oyunlarıyla bir dizayn çalışması yapıldığını görüyoruz. Bugün nihayetinde çatışmalı süreçten demokratik siyasetin baskın geldiği barış sürecini yaşıyoruz. Bu çok değerli ve üstüne titrememiz gereken, kaybedilmeyecek bir hazine kadar önem vermemiz gereken bir süreçtir.
Öncelikle insanlıkla bağdaşan, ne olursa olsun barıştan yana olmak, ölme ve öldürmeye karşı bir tavır sahibi olabilmektir. Kolay değil ülkemiz binlerce insanını bu yola kurban etmiş ve 400 milyar dolarını dağlara taşlara gömmek zorunda kalmıştır. Bu acı hatıranın izleri hepimizin belleğinde tazeliğini korumaktadır. O yüzden ne olursa olsun bu sürece hepimizin sahip çıkması lazım. Hükümetimizin sürdürdüğü Kürt sorunu çözüm iradesinin gerek iç gerekse dış mihraklar tarafından provokasyona açık olduğunu unutmamak gerekir. Kısacası, şu çatışmazlık ve diyalog aşamasında amasız, fakatsız ve sonuna kadar barış söylemli destek vermemiz ve kazanımlarımızı muhafaza etmemiz gerekiyor. Kimsenin ölmediği, kimsenin öldürmek mecburiyetinde bırakılmadığı bu süreç, o yüzden çok önemli ve değerlidir. İyi yönetilen Türkiye’yi eski Türkiye’nin argümanlarından ve enstrümanlarından ve savaş ekonomisine hizmet eden güvenlik politikalarına dönüştürmek isteyen odaklara da izin vermeyeceğiz. Yeni Türkiye inşası diyalog zemininin açık tutulduğu ve siyasetin merkeze alındığı çözüm sürecine devam etme iradesine sahip olmak ile olur. Sorunlar ile büyüyen bizler, Yeni Türkiye’yi sorunsuz, yaşanabilir ve özgüvenini en üst düzeyde kazanmış bir şekilde çocuklarımıza emanet bırakmalıyız. Bize düşen başarıyla giden diyalog sürecini destekleyip, bölge halkının refahını yükseltip, yüzünün gülmesini sağlamaktır. Bu bağlamda yargıdaki çifte standardın son bulmasındaki anahtar da çözüm sürecinde yatmaktadır.”