“İnşaat Mühendisleri Deprem Davalarında Günah Keçisi Seçiliyor”

0
637

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adıyaman Temsilciliği yaptığı basın açıklamasında, deprem davalarında İnşaat Mühendislerinin yaşadığı sıkıntılar ile ilgili basın açıklaması yaptı.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “6 Şubat depremleri, Adıyaman’da büyük yıkımlara neden olmuş, ancak bu yıkımın nedenleri ve sorumlulukları konusunda yürütülen yargı süreçlerinde ciddi çelişkiler ve eksiklikler ortaya çıkmıştır. Özellikle, bölgedeki mevcut yapı stokunun büyük bir kısmının 1975 Deprem Yönetmeliği’ne göre inşa edilmiş olması ve bu yönetmeliğin 6 Şubat depremlerinin yarattığı ivme katsayılarını karşılamaktan uzak olduğu gerçeği, mahkemeler tarafından görmezden gelinmektedir. Benzer şekilde, kaçak katların binaların statiğine verdiği zararlar ve imar barışı sürecinde yapılan yanlış uygulamalar da yıkımın temel sebeplerinden biri olmasına rağmen, yargı süreçlerinde yeterince dikkate alınmamaktadır. Bununla birlikte, olay yeri keşiflerinde bilimsel yöntemlerden uzak, teknik hatalar içeren bilirkişi raporları, davaların seyrini doğrudan etkilemekte ve adaletin sağlanmasını zorlaştırmaktadır. Tüm bu unsurlar göz önüne alındığında, Adıyaman’da deprem davalarının gerçek sorumluları ortaya çıkarmaktan çok, belirli suçlular yaratma amacı taşıdığı izlenimi oluşmaktadır.
Öncelikle, 6 Şubat depremlerinin yarattığı ivme değerleriyle, yönetmeliklerde Adıyaman’ın deprem bölgesi olarak kategorizasyonu arasında ciddi bir uyuşmazlık var. Adıyaman, 1975 yönetmeliğine göre dördüncü derece deprem bölgesi olarak kabul edilmekte ve Adıyaman’daki mevcut yapı stokunun önemli bir kısmı, bu yönetmeliğin öngördüğü çerçevede yapılmış. İlk olarak şunu anlatmak gerekiyor: 1975 Yönetmeliği, 6 Şubat depremlerinin yarattığı ivme katsayısını karşılamamaktadır. Bu, çok net, tartışmasız, bilimsel olarak da raporlanmış bir gerçeklik. Ancak mahkemeler, bu hususu göz ardı ediyorlar. Bu bilinçli bir yaklaşım. Çünkü, yıkımın temel sebebinin, yönetmeliğin öngörüsüzlüğü olması, inşaat mühendislerinin yıkım üzerindeki illiyet bağını çok zayıflatacaktır. Dolayısıyla burada asli kusur yönetmeliğin olacaktır. Ancak bilinçli bir şekilde, bu illiyet bağı görmezden geliniyor. Çünkü, eğer tek bir davada dahi, yıkımın asıl sebebinin yönetmeliğin öngörmediği deprem ivmesi olduğu yönünde bir karar çıkarsa, bütün davalar için bir emsal oluşturacaktır. Adıyaman’daki ceza mahkemeleri binaların yıkım sebepleri arasında en önemli olan ivme değerlerini yeterince göz önünde bulundurmamaktadır.
Ayrıca, Adıyaman’daki ivme ölçerlerin depremin 45. Saniyesinden sonra elektrik kesintisinden dolayı veri akışında bulunamadığı bilinmesine rağmen; depremden neredeyse hiç etkilenmedi diyebileceğimiz Şanlıurfa’nın belirli istasyonlarındaki ivme değerlerinin Adıyaman deprem dosyaları için hazırlanan bilirkişi raporlarında kullanılması kabul edilemeyecek düzeyde büyük bir hatadır. Şanlıurfa zemin koşulları bakımından Adıyaman ile kıyaslanamayacak derecede sağlam zemin yapısına sahiptir. İvme değerleri zeminin yapısına göre değişkenlik gösterecek hususlardır.
Kaçak katlar, yıkımlarda baş rol oynayan temel faktörlerden birisi. Kaçak katlar, binaların statiğine ciddi ölçüde zarar vermiş ve büyük yıkımlara sebep olmuştur. Ancak tıpkı yönetmelik meselesinde olduğu gibi, çoğu durumda kaçak katın bizatihi kendisi veya yıkım üzerindeki etkisi bilirkişiler tarafından göz önünde bulundurulmuyor. Halbuki, tıpkı yönetmelik hususunda olduğu gibi, kaçak katlar normal koşullar altında İnşaat Mühendislerinin yıkım ile olan illiyet bağlarını çok önemli ölçüde zayıflatacaktır. Ancak bu hususun da görmezden geliniyor olmasının temel sebeplerinden birisi, “imar barışlarıdır”. Çünkü, imar barışı adı altında, binlerce yapıda, gerekli statik güçlendirmeler yapılmadan ek yük oluşturuldu. Yıkımda, yapılara sonradan eklenen ve imar barışıyla resmileşen katların olması depremde binaların yıkılmasının en büyük sebeplerindedir ancak mahkemeler kaçak kat etkisini dava süreçlerinde göz önünde yeterince bulundurmamaktadır.
Depremden hemen sonra, savcılık görevlileri ile birlikte yetkili/yetkisiz bilirkişiler depremde yıkılmış ve hasar görmüş binalara giderek olay yeri keşfi gerçekleştirdiler. Deprem yargılamalarına ilişkin yaşanan skandalların önemli bir kısmı aslında keşif tutanakları noktasında başlıyor.
Yukarıda başlıklarını attığımız sorunların temel kaynağı, özensiz hazırlanmış bilirkişi raporlarıdır. Bilirkişi raporlarındaki somut hatalar, bir çok duruşmada dile getiriliyor. Binalardaki kat sayıları, binaların yapıldığı yılda geçerli olan yönetmelikler, Adıyaman ilinin yıl bazlı deprem bölgesi kategorisi, binaların yapılış yılları gibi hususlar bilirkişi raporlarında görülen ciddi maddi hatlardır. Bilirkişi heyetleri tarafından , binaların kat sayıları doğru yazılmıyor, yönetmelikte Adıyaman’ın kaçıncı derece deprem bölgesi olduğu doğru belirtilmiyor. Bunların hepsi defalarca mahkemelerde somut delillerle ispatlanmasına rağmen mahkeme heyetleri bu konuları dikkate almamaktadır. Bir bilirkişi heyeti ile ilgili kopya imza ve paraf skandalı oldu ve ispatlandı, sonuçları ulusal basına yansıdı buna rağmen Mahkemeler halen, aynı bilirkişi heyetinden gelen “ kopya imza ve paraf” bilirkişi raporları doğrultusunda kararlar veriyorlar.
Sonuç olarak, deprem davalarında İnşaat Mühendisi meslektaşlarımız günah keçisi olarak seçilmektedir. Özellikle tutukluluklar ve verilen cezalar depremde kendileri afetzede olmalarına ve birçok yakınını kaybetmelerine rağmen meslektaşlarımıza 2. Bir deprem yaşatılmaktadır. Hiç bir meslektaşımız bilerek ve isteyerek böyle bir sonuç oluşmasına istemeyeceği bilinmesine rağmen Mahkemeler, belli ki bir kamuoyu vicdanı rahatlama refleksiyle hareket etmektedir. Ancak şu anda yapılan somut hatalar maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemekte ve çok büyük mağduriyetler yaratmaktadır. Bu konuda Siyasi Partiler olarak sizlerden; adaletin sağlanması ve yargılanan tüm meslektaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında desteklerinizi bekliyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz