İnsan tüm varlıklar içinde en değerli varlıktır. Her insan kendi onuruyla özgürce en iyi şekilde yaşama hakkına sahiptir. Düşünce, vicdan, din, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü her insanın en temel haklarındandır. Bunun dışında eğitim, sosyal güvenlik, çalışma, toplumsal her türlü harekete katılma hürriyeti yine insanların en doğal hakları arasındadır.
Fakat bugün tüm insanlık insan hakları konusunda çok kötü bir imtihan vermektedir. Kendi türüne her tür haksızlığı reva gören insanoğlu bugün yaşadığı dünyaya da büyük zararlar verecek duruma gelmiştir. İdeolojilerin her tür insani değerin önüne geçtiği bu dönemde insan merkezli yeni bir anlayışa ihtiyaç var. İnsanın varlığı bizatihi hak sahibi olduğunu gösterir. Medeniyetimiz bunu “ismet ademiyetledir” demek suretiyle her insanın her tür insani hakka fıtraten sahip olduğunu ve bu değerlerin dokunulmaz olduğunu ifade etmiştir. Her insan aynı tabiatla yaratılmış ve aynı yaratıcının tecelligahı olarak yeryüzü serüvenine atılmıştır. Bu durumda temel insani haklardan hiç kimse hiçbir bahane ile mahrum edilemez. İnsan tesadüfen yaratılan bir varlık olmadığına ve ‘eşref-i mahlukat’ olduğuna göre, hangi gücü elinde bulunduruyor olursa olsun, her insanın diğer insanın haklarına saygı göstermesi bir mecburiyettir.
İnsan onurunu esas alan insan hakları beyannamesini kaleme alan medeniyet bu onuru koruma noktasında içine düştüğü zaaftan en kısa zamanda kurtulmalıdır. İnsanı en büyük sorumluluk sahibi kılarak onure etmiş olan yüce yaratıcıya karşı vazifemiz odur ki; her insan yaşadığı dünyada huzuru, mutluluğu, müreffeh yaşamı elde edene kadar insan hakları alanında çabamızı sürdürmeye devam etmeliyiz. Hak ihlallerine karşı sesimizi daha fazla yükseltmeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle insanlık ailesinin 10 Aralık İnsan Hakları günün kutluyoruz” dedi.