Yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü güç olan basın aynı zamanda toplumsal olaylar karşısında kamuoyu oluşturmak, demokrasinin güçlenmesine ve gelişmesine katkı sağlamak hususlarında da önemli bir misyona sahiptir.
Basının özgür olmadığı bir ülkede ne demokrasiden ne de insan haklarından söz etmek mümkün olmaz. Bir ülkede basın ne kadar özgürse, demokrasi de o kadar güçlü olacaktır.
Ancak ne yazık ki; basın özgürlüğü ülkemizde neredeyse yok sayılmaktadır.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) 2018 verilerine göre basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye 180 ülke arasında 157’nci sırada. Türkiye’deki tutuklu gazeteci sayısı ise Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) verilerine göre 157.
Halkın haber alma hakkına bir saldırı olmasına karşın göz göre göre getirilen yayın yasakları, medya kuruluşlarının tek elde toplanması, halkın elini attığı her gazetede aynı manşeti görüp, her kanalda aynı konukları dinlediği sözde tartışma programları; Kürsüden gazetecilere savrulan tehditler, ekonomik baskı altına alınan yerel ve ulusal radyolar, televizyonlar ve gazeteler, güvencesiz çalışan haberciler basının ülkemizdeki durumunu ortaya koyuyor.
Medyanın çok renkliliği silindikçe, toplumda kutuplaşma artıyor. Geride bıraktığımız yılda 700’ün üzerinde gazeteci işsiz kaldı. Gazeteciler bugünün Türkiye’sinde özgür bir şekilde mesleğini icra edemiyor.
Bu nedenle bütün yaşananlara rağmen özverili çalışmalarınızı, Türkiye gündemini belirleyen haberlerinizi her sabah ısrarla, büyük bir merak ve heyecanla takip ettiğimizi bilmenizi istiyor; çalışan, çalışabilen, işsiz kalan ve gönlü gazetecilikte olan tüm gazetecilerin gününü tebrik ediyorum.