Türk Eğitim-Sen Adıyaman Şube Başkanı Şemsettin Ağar, Adıyaman Üniversitesi’nde basın açıklaması yaparak üniversite çalışanlarının sorunlarına dikkat çekti.
Türk Eğitim-Sen Adıyaman Şube Başkanı Şemsettin Ağar ve yönetim kurulu üyeleri Adıyaman Üniversitesi kampus girişinde basın açıklaması yaptı.
Şemsettin Ağar üniversite çalışanlarının özlük hakları ile ilgili olarak şu açıklamada bulundu:
“Daha aydınlık, çağdaş ve müreffeh bir ülke emeli ancak her alanda yetiştireceğimiz parlak beyinlerin bilime, kültüre ve sanata yapacağı katkıyla sağlanabilecektir. Üniversiteler, yetiştirdiği ve barındırdığı beyinlerle, sahip olduğu dinamizm ile yeni fikirlerin ortaya çıkmasına, yeni buluşlar aracılığıyla teknolojinin ve insanlığın ilerlemesine doğrudan katkı sunan eğitim kurumlarıdır. Bu nedenle üniversiteler, bilimsel ve teknik geliştirme merkezleri olmanın ötesinde birer felsefi tartışma ortamı olarak çevrelerini bilinçlendirme ve bu yönüyle bulunduğu bölgenin bilinç ve kültür düzeyini yükseltme işlevini de üstlenirler. Üniversiteler, bulunduğu çağın ötesine bakmak, milletimizin ufkunu genişletmek gibi misyonları nedeniyle, bilim ve kültür dünyamızın en önem verilmesi gereken kurumlarıdır.
Bu yönüyle üniversiteler en üst düzeyde teknik imkânlarla donatılmış ve örgütlenmiş, geleceğe yönelik planı ve projesi olan, vizyonu açık, maddi ve manevi sorunu olmayan kurumlar olmak zorundadırlar.
Bilim insanları, gelecek kaygısı taşımadan, herhangi bir dışlanmaya uğramayacağının bilinci içinde çalışma ve fikirlerini açıklama özgürlüğüne sahip olmak zorundadır.
Üniversitelerde nitelikli eğitim verilmesi, üniversitelerin bilgi ve teknoloji üreten kurumlar olması, yenilikleri takip etmesi, kısacası dinamik kurumlar olması ise son derece önemlidir.
Akademisyenlerimizin üniversitelerin en önemli aktörleri, eğitimin uygulayıcısı olduğunu düşündüğümüzde, onlara ne yazık ki gereken değerin verilmediğini üzülerek görmekteyiz.
Akademisyenlerimizin sayısı yetersiz, ücretleri düşük, özlük hakları kısıtlıdır. Akademik yükselmelerde kriter, bilim olmaktan çıkmış, akademik unvanlar siyaset tarafından belirlenmeye başlanmıştır.
Bütün bunların üzerine ekonomik sorunlar da eklendiğinde, akademik personel için bilimsel çalışma yapmak, toplumumuzun gelişimine katkı sağlamak, kalkınmanın itici gücü olmak imkânsız hale gelmektedir.”