Gazetecilerin görevi, gücü elinde bulunduranlara iyi görünmek, onlara övgüler, methiyeler düzmek ve bundan da maddi veya manevi çıkar sağlamak değildir. Gazetecinin görevi, içinde yaşadığı topluma ışık tutmaktır. Toplumun sorunlarının çözümüne katkı sunmaktır. Doğruları, gerçekleri dosdoğru bir şekilde dile getirmektir.
Gazeteci, bedeli ne olursa olsun daima doğruyu söylemek ve doğruları yazmak zorundadır. Kimsenin dile getiremediklerini büyük bir cesaretle dile getirmektir gazetecilik.
Çünkü gazeteci, ülkede veya toplumda yolunda gitmeyen şeyleri herkesten önce görüp, bunların düzeltilmesi adına, gördüklerini olduğu gibi ifade etmekle görevli kişidir.
Ancak gerçekler bazılarının işine gelmediği zaman, bunları yapabilmek hiç de kolay olmaz. Bu durum, Dünyada da, Türkiye’de de, Adıyaman’da da böyledir.
Maalesef, gücü elinde bulunduran art niyetli kişiler, kişilikli gazetecilerden korkmakta ve bunlar bir şekilde baskı altına alınarak, gördükleri bazı gerçekleri yazmalarını engellenmek istenmektedir.
Diğer taraftan, nabza göre şerbet vererek, her dönemin adamı olmayı başaran gazeteciler de mevcuttur. Bunlar ise, güç sahipleri tarafından korunup-kollanmakta ve desteklenmektedirler.
Bu yaklaşım tarzı, kısa vadede gücü elinde bulunduranlara bir avantaj sağlasa da, uzun vadede, hem kendilerine hem de topluma, çok büyük zararlar verir.
O nedenle, bir toplumun sağlıklı şekilde gelişip ilerleyebilmesi için, mutlaka dürüst ve kişilikli gazetecilere ihtiyaç vardır.
Hele bizim gibi, eğitim ve ekonomi yönünden zayıf olan toplumların varlığının sağlıklı bir şekilde devamı, diğer başka nedenlerin yanı sıra, dürüst, kişilikli ve idealist gazetecilerin, varlığına bağlıdır.
Dolayısıyla, eğer ki toplumun geleceğini sağlamlaştırmak istiyorsak, o zaman, daima doğrunun ve haklının yanında yer alan gazete ve gazetecileri desteklemek zorundayız.
Gördüğümüz doğruları yazmak, kamuoyu oluşturmak, sorunların çözümüne katkı sunmak gazetecilerin görevi değil mi?
Evet, bizde öyle yaptık yıllardır çözülemeyen Adıyaman Çelikhan yolunu gündeme getirdik. Çakal Köprüsünde bariyer olmadığı için uçan aracın içinde ölenlerinin olduğunu söyledik.
Adıyaman-Çelikhan yolu açıldı açılalı her yıl maddi ve manevi kayıpları bir yana bırakıp, ölümlü kazaların yaşandığı bu yol birçoğumuzun yüreğini yakmıştır.
Geçtiğimiz günlerde Çelikhan-Malatya yolunda meydana gelen ve henüz 22 yaşında, hayatının baharında, hayalleri ve idealleri olan bir öğretmenimizin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan trafik kazası sonrasında bu yola dikkatleri çekmek için yaptığımız haber üzerine Karayolları Bölge Müdürü tarafından gazetemize 8 bin TL’lik manevi tazminat davası açıldı.
Yaptığımız haberde eleştiri hakkımızı kullanarak yetkileri görevini yapması konusunda uyarıp, yapmamaları halinde istifa etmeleri gerektiğini dile getirmiştik.
Daha mayıs ayında Çakal Köprüsünde 10 gün içerisinde ardı ardına meydana gelen iki kazada 18 vatandaşımız hayatlarını kaybetmemiş miydi? Çakal Köprüsünde yolun kenarında bulunması gereken bariyerler olmayınca tarım işçilerini taşıyan araç uçuruma yuvarlanmış mıydı?
Çakal Köprüsünde 18 kardeşimizin ölümünden sonra olmayan bariyerler Karayolları Bölge Müdürlüğü tarafından nasıl yapıldıysa, bu yol içinde aynısını istemek mi suç?
Keşke bu ölümler olmadan önce gerekli tedbirler alınmış olsaydı ve olması gereken bariyerler kazadan önce gereken yere konulsaydı. Bizim yazdığımız bu.
Çelikhan-Malatya yolunda 150 metrelik uçuruma uçan aracın içerisinde hayallerini, ideallerini bırakan bayan öğretmenimizin vefatından sonra Çakal Köprüsünde olmayan ‘bariyerler’ Çelikhan yolunda Palanlı Köyü yakınlarındaki uçurumun olduğu yerde niye yok? Yetkililer buna cevap verip, eksiği gidereceğine hemen mahkeme kanalıyla hak arama çabasına giriyorlar.
Bu yaşanan trajedik kazalardan sonra bariyerlerin olmadığı yerlerde toplam 19 vatandaşımız hayatını kayıp etmiş ve onlarca insanımızda yaralanmış oldu.
Beyler yöneticilik böyle yapılmaz!
Vatandaşların yüksek bir sesle bariyerler olsa bu kadar ölümler olmazdı denilen bu kazaların üzerine eleştiri yapmak gazetecilerin görevi değil mi?
“Bariyer takılmalı buraya… Bariyer takmayanlar hakkında da gerekli işlemler yapılmalı” demek kamuoyu adına görev yapan gazetecilerin görevi değil mi?
Ölümlerden sonra Çakal Köprüsüne bariyer taktıran Karayolları Bölge Müdürünü istifaya davet etmek gazetecinin görevi olmalıdır.
Yaptığımız haberde ve köşe yazısında Karayolları Bölge Müdürü hakkında yaptığımız sadece eleştiridir.
Çakal Köprüsü ve Çelikhan Yolunda yaşanan facialarda ölen kardeşlerimizden hiçbirini tanımam ve bilmem. Hiçbirisi benim akrabam da değildi. Kaldı ki Karayolları 8. Bölge Müdürünü de ne görmüşlüğüm var, ne de tanışıklığım… Onun hakkında da bir ön yargıya bile sahip değilim anlayacağınız…
Gazeteci toplum adına görev yapmaktadır. Toplumun yaşadığı acıyı da sevinci de onlarla yaşamalıdır. Yaptığımız haberler ve yazdığım köşe işte bunun içindir.
Hakaret ve kişilik haklarına saldırı olmadığı zaman herkes eleştiriye açık olmalıdır.
Suç olarak kabul ediyor bile olsanız yine söylüyorum…
Eğer bu kadar eleştiriye açık değilseniz BIRAKIP GİDİN!!!